Bir Referandum Yazısı ve Benim Eleştirim

Posted by Birileri Beni Sustursun | Posted in | Posted on 03:34

0

SESİMİ ÖPMEYE ÇALIŞIYORDU OĞLUM


Siz hiç sevdiklerinize koşarken cama çarptınız mı?

Silivri’dekiler, ayda üç kez çarpıyor.

Ben ayda üç kez çarpıyorum.

Bir ayın üç haftasında kapalı görüş, bir haftasında açık görüş var.

Kapalı görüş şöyle:

Duvarın üç karışa dört karışlık bölümüne cam yerleştirmişler. Etrafını da demirle çerçevelemişler. Camın iki tarafına birer telefon ahizesi koymuşlar.

Görüş günü cama koşuyorsunuz. Karşıya ses geçmediği için ilk karşılaşmada elleri havaya kaldırıp sevincinizi ifade ediyorsunuz.

Elinizi sevdiğinizin kollarına uzatır gibi ahizeye uzanıyorsunuz. Ve sesini duyuyorsunuz. Elbet söylemeye gerek yok; ses kaydediliyor. Yönetim bunu size verdiği iç kurallar listesinde açıkça duyuruyor.

Kızım her şeyi sağlıklı algılıyor; beklediğimden sağduyulu hareket ediyor. Çok şükür!..

Oğlum 2 yaşına girdikten sonra geçen mayıstan beri karşısındaki benle, telefondaki beni birleştirdi. Önceleri camın kıyısında pencere açma kolu arıyor, bulamayınca sinirleniyordu. Artık burada görüşmenin böyle olduğunu kabul etti.

Haziran görüşlerinden birinde bütün sevimliliği üzerindeydi. Telefonu kulağına götürdüğünde annesinden öğrendiğim şeyleri sıralamaya başladım:

“Topu çok mu severmiş benim oğlum... Çimlerde yuvarlanmaya bayılır mıymış benim oğlum...”

Sesimi dinlerken ahizeyi bir buket gibi tuttu, bana baktı...

Konuşmaya devam ediyordum.

Ağzını sonuna kadar açtı, telefona yöneldi.

Sesimi öpmeye çalışıyordu!

Burun direği sızlamasının çok tarifi yapılabilir; biri de bu olsun.

***

Ataol Behramoğlu 12 Eylül döneminde hapis yatan şairimiz, yazarımız. “50 yıldan 100 şiirine” yer verdiği Beyaz, İpek Gibi Yağdı Kar kitabında, Maltepe Askeri Cezaevi’nde yazdığı şiirler de var. İşte biri:

“Çocuğumla demir parmaklık konuldu aramıza/ İki buçuk yaşındaki çocuğumla/ Ulaşmak istedi bana çocuğum/ Kafese çarpan bir kuş duygusuyla/ Çocuğumla tel örgüler konuldu aramıza/ Kalın tel örgüler iki sıra/ ‘Saklanma baba’ dedi çocuğum/ Sitemle. Çırpınan bir bakışla/. Çocuğumla bir uçurum konuldu aramıza/ Sevinci nefretten kesin çizgilerle ayıran uçurum/ ve ben aptal gibi-hâlâ/ ‘Bu denli kötü olunamaz’ diye düşünüyorum...”

Behramoğlu’nun 1982’de yazdığı bu şiirden 28 yıl sonra Silivri...

Tel örgülerin yerini cam kırıkları aldı!

Onlar hiç değilse seslerini doğrudan ulaştırıyormuş. Biz ise telle...

Tel örgüden beter bir telefon teliyle!

Biri ötekine tercih edilir gibi değil...

***

Bir kişiyi tutukladığınızda aslında bir aileyi tutuklamış oluyorsunuz. Ve sevenlerini...

Ben şanslı olanlardanım, ailem Ankara’dan haftada bir gelebiliyor.

Anadolu’nun değişik kentlerinden buraya getirilen, ailesiyle çok daha seyrek görüşebilenler var.

Çağdaş hukuk, 100 kişiden 99’unun suç işlediği kesin ama masum olan bulunamıyorsa, o masumu korumak için 100 kişinin hiçbirini tutuklamamalısınız, ceza vermemelisiniz diyor...

Bugünkü AKP hukukunda ise tam tersi!

Atın içeriye, suçlu olup olmadığı yıllar sonra belli olur diyor...

Birazcık vicdanınız varsa...

Bu adalet yalanına...

Bu demokrasi kalpazanlığına...

Bu hukuk arama işkencesine...

Bu vicdansızlığa...

Hayır deyin!






BENİM ELEŞTİRİM


Böyle bir yazı işte, ama şimdi sıra benim söyleyeceklerimde.. Şimdi bu yazının referandum ile ne alakası var. Silivriye cam koymuşlar referanduma hayır deyin diyor resmen. Böyle bir salaklık var mı peki? Var, ama olmamalı. Neymiş konuştukları kaydediliyormuş, neymiş sesi telefondan gidiyormuş peki bunun referandum ile alakası ne? Bir kişiyi tutukladığınızda ailesini tutuklamış oluyormuşuz. Yok canım? Öyle desenize ya kimseyi tutuklamazdık o zaman(!)

Biri de çıksın anayasa paketindeki maddeler şu sebeplerden dolayı değişmemeli desin ama nerede o. Herkes anayasa paketi dışında bir şeylerden bahsediyor ve yazının sonunda "referanduma hayır deyin" yazıyor. Ne alaka?

Ben referanduma evet deyin demiyorum burada. Değişecek anayasa maddelerine bakın, düşünün, sizin için daha iyi ise evet deyin, değil ise hayır deyin, bu kadar basit bu olay. Ama lütfen şu salak yazılardan etklienmeyin, biraz bilgilenin lütfen! Kimsenin sizi aptal yerine koymasına izin vermeyin!