Jerry Seinfeld'den İlginç Tespitler - Vol.1

Posted by Birileri Beni Sustursun | Posted in | Posted on 11:58

0

Bir kişinin bir spor takımına bağlılığını anlamak zor, çünkü oyuncular sürekli değişiyor. İşin derinine inerseniz, aslında formaları destekliyorsunuz. Sizin formalarınızın başka bir formayı yenmesi için tezahürat yapıyorsunuz. Taraftarlar bir oyuncuyu çok sevebilir ama başka bir takıma giderse onu yuhalarlar. Halbuki aynı kişi, sadece forması değişik, ama artık ondan nefret ederler ; "Yuuuuh, farklı forma giyiyor, yuuuh"

Kadınlar birlikte oldukları erkeğin işini sevmek zorundadırlar. İşi beğenmezlerse erkeği de beğenmezler. Erkekler bunu bilir. İşte bu yüzden işlerimize yapmacık isimler veririz. “ Şu anda, bölgesel yönetim süpervizörüyüm. Geliştirmedeyim, araştırmadayım, danışmadayım.” Diğer taraftan, biz erkekler, bir kadını fiziksel olarak çekici bulmazsak işiyle ilgilenmeyiz, değil mi ? Erkekler pek umursamaz. Şöyle yaparlar : “ Mezbahada mı çalışıyorsun gerçekten ? İlginç. Büyük bir satırın var, kafalarını kesiyorsun, harika.”

Bozulan bir deri ceketim var. Neden nem deriyi bozar ? Anlayamıyorum. İnekler devamlı dışarıda değiller mi ? Anlayamıyorum, yağmur yağdığında, inekler çitçiye gidip : “İçeri al bizi. Hepimiz deri giyiyoruz ! Kapıyı aaaç, tüm kıyafetimiz bozulacak.” “Süet mi, ben süetiiim, tüm bu üstümdeki süeeet, bunu temizletemem de, tek elbisem buu”

Televizyon hakkındaki en kötü şey, televizyonda gördüğünüz insanların yaptıkları her şeyi, sizden daha iyi yapmalarıdır. Tv’de asla birisini suratında patates cipsi kırıntılarıyla, kanepeye uzanmış şekilde göremezsiniz. Bazılarıysa çok fazla mutludur. Gazoz reklamındaki insanlar mesela. Böylesi bir coşkuya nasıl sahip olabiliyorlar ? Onları hiç gördünüz mü ? “Bizim gazozumuz var! Bizim gazozumuz var! Bizim gazozumuz var!” Atlarlar, zıplarlar, havalara uçarlar. Alt tarafı bir kutu gazoz dostum ! Oturmuş televizyon seyredip tam da aynı ürünü içerken Tv’de reklamının yayınlandığını düşünsenize. Bilirsiniz işte, voleybol oynayanlar, jet ski kullananlar, bikinili kızlar.. Bense burada bir başıma dikiliyorum : “ Belki de ben biraz fazla buz koyuyorum”

İnsanlar sürekli sizden bir şeyler çalar. Onları durduramazsınız, ama herkesin kişisel güvenlik sistemi vardır, aptalların yakalanacağına inandığımız şeyler. Plaja gider, denize girersiniz, cüzdanınızı ayakkabınızın içine koyarsınız, kim bilecek ki değil mi ? Ne çeşit bir şeytani zeka bu güvenlik sistemini aşabilir ki ? “Bağcıklarını bağladım, bunu geçemezler.” “ Cüzdanı ayakkabının parmak ucuna doğru ittim. Oraya kimse bakmaz, topuğu kontrol eder ve giderler.”

Ne zaman şu suçlularla, teröristlerle, psikopatlarla ilgili haberleri görsem düşünürüm. Fark ettiniz mi, yüzlerini gazeteyle, ceketle, şapkayla falan kapatırlar. Neden çekiniyorlar ki ? Bu adamların endişelenecek neleri olabilir ? Yani temiz isimleri karalanarak kovulacaklarından mı endişeleniyorlar ? Ne yani, büyük bir terfi alacaklar da onu mu kaybedecekler ? Patronları televizyonda görüp de ; “Bu bizim satış bölümünden Johnson değil mi ? Saat kulesine çıkmış tek tek herkesi avlıyor. Sanırım bu, yeni şubemizin başına getireceğimiz türden biri değil. Bence tahsilatta olmalı, bu konuda yetenekli.”

Biliyor musunuz bir çok sebepten dolayı yetişkinlikten hoşlanıyorum. İlk sebebini söyleyeyim : Bir yetişkin olarak şeker istersem şeker alırım tamam mı ? Üç şekerim ya da dört şekerim ya da on bir şekerim olabilir, eğer istersem. Çoğu zaman, isteyerek iştahımı kesebilirim. Sadece kesmek için ve ondan hemen sonra annemi arayıp ona yaptığımı söylerim. “Alo, anne ? Evet, az önce tüm iştahımı kestim. Evet, şekerlerden dolayı.” İştahınızı kesseniz ne olur ki ? Bir yetişkin olarak, biliyoruz ki bir kere iştahınızı kestiğinizde arkasından hemen bir tane daha geliyor. İştahın bitmesi gibi bir tehlike yok yani. Ondan daha milyonlarca var, rahat olun.

Doğan görünümlü Şahin, Şahin görünümlü Doğan, vs vs vs.

Posted by Birileri Beni Sustursun | Posted in | Posted on 09:28

0

Bilmiyorum hiç fark ettiniz mi ama hava atış şekillerinden biri şudur : Doğan, Şahin, Şahin görünümlü Doğan, Doğan görünümlü Şahin ve benzeri arabalar ile hava atan (aslında atmaya çalışan diyelim) tipler mevcut. Merak ettiğim şudur, bu insanlar deli mi !? Bir Doğan ile, bir Şahin ile hava atabileceğini düşünebilecek kadar güzel mi bunların kafaları !? Hmm, en sevdiklerimden biri de son ses müzik, arabanın içi erkek dolu, ellerini sigara ile camdan dışarı sarkıtmış, arabada ya elektro müzik ya da çiftetelli havası mevcut, bu görüntüyü düşünebiliyor musunuz, gözünüzde canlandırabiliyor musunuz !? Eğer gözünüzde canlandırabiliyor iseniz, beni anlıyorsunuz demektir. Yani, düşünüyorum da, hangi kız böyle bir arabaya ve arabanın içindekilere bakıp, "Aman tanrım, şu erkeğe bakın, ne kadar da seksi" diyordur !?

Diğer merak ettiğim şey ise bu tiplere paranın nereden geldiği. Yani adamlar sabah 10dan gece 2-3'e kadar arabayla devamlı sokaklardalar. Su ile çalışmıyor araba da nasıl olsa, bu benzini alacak parayı nereden buluyorlar ? Bir defa geçtiği, iki defa geçtiği, hadi hatta üç defa geçtiği bir yerden dördüncü defa nasıl tekrar, hiç yüzleri kızarmadan geçebiliyorlar ? Yani ben mesela eve gelirken evin önündeki marketten bir gofret aldığımda ve 1-2 saat sonra canım bir çikolata-gofret istediğinde bile o markete gidemiyorum, utancımdan 500 metre ötedeki markete gidip geliyorum, aslında utanacak bir şey de yok tabi, durup da bakkal amcamızın(!) "lan oğlum bu kaç oldu, ne biçim insansın, insan bir günde 4 liralık gofret yer mi lan !" diyecek hali yok herhalde.

Bir de az önce dediğim gibi sabah 10dan gece 2-3'e kadar aynı mahallelerde gezeceğine o yaktığı benzinle bir başka şehre gitmeyi falan hiç düşünmemişler midir acaba ? Yani onların yaktıkları benzinle Edirne-Hakkari seferi yapabilirsiniz. Sahi söylüyorum.

Bir de bu arabalara modifiye yapan kişiler var.

Bir de, şaka şaka başka bir şey yok, söyleyecek sözüm kalmadı.









Woody Allen'dan Ufo Korkusu Üzerine Bir Yazı

Posted by Birileri Beni Sustursun | Posted in | Posted on 06:10

0



Araştırmacılar, Ufo görme olgusunun milattan önceye dayandığını söylemektedirler. Sözgelişi, Tora Vayikra'da şöyle bir pasaj vardır: "Ve Asur ordularının tepesinde büyük ve gümüşi bir top belirdi ve Babil'in tümünden ağıtlar ve diş gıcırtıları yükseldi; ta ki Peygamber kalabalığa, akıllı olun, kendinize çeki düzen verin diyene kadar."

Acaba bu olay, yıllar sonra Permanides'in anlattıklarıyla bağlantılı olabilir mi: "Gökyüzünde ansızın üç turuncu cisim belirdi ve Atina'nın göbeğinde bir tur attı, hahamların üzerinde dolanıp durdu ve bazı bilge filozoflarımızın fellik fellik havlu aramasına yol açtı." Peki, bu üç turuncu cisim, yakın zamanda ortaya çıkan ve on ikinci yüzyıla ait olduğu belirlenen bir Sakson kilisesi elyazmasında anılan şey olabilir mi: "Gobeeni hoplata hoplata guldü, sonra bir bahtıh ki, lan lan goşun gırmızı bir şey dolaşıyür lan depemizde. Herkese teşekkür ederim efendim."

Bu olay, ortaçağın din adamları tarafından kıyamet alameti olarak değerlendirildiyse de, pazartesi güneş doğduğunda ve işe gitmek gerektiğinde, büyük hayal kırıklığına yol açmıştır.

Son ve en inandırıcı fenomen, 1822 yılında Goethe tarafından yaşanmıştır: "Leipzig Huzursuzluk Festivali'nden eve geçiyordum ki, başımı kaldırıp göğe baktığımda, güneye doğru bir kaç kızıl ateş topu gördüm. Olmayacak bir hızla alçaldılar ve beni kovalamaya başladılar. Haykırarak bir dâhi olduğumu, bu yüzden çok hızlı koşamayacağımı söyledim ama sözcüklerim boşa gitti. Öfkelenerek gizli hakaretlerde bulundum, bunun üzerine korkup kaçtılar. Bu olayı, sağır olduğunu o zamanlar henüz fark etmediğim Beethoven'e anlatmıştım; o da gülümsemiş ve başını sallayarak; 'Anlıyorum,' demişti."

Bu olaylara benzer olaylardan biri de, Sir Chester Ramsbottom'ın Shropshire'da 5 Haziran 1961 günü yaşadıklarıdır: "Sabaha karşı ikide yolda arabayla ilerliyordum. Arabamı takip eden puro biçimli bir nesne gördüm. Ne yöne gidersem gideyim peşimden ayrılmadı ve dik açılarla dönerek beni takip etti. Yakıcı bir kızıllıktaydı ve arabamı hızla kullanmama, virajlar almama rağmen peşimden uzaklaşmadı. Telaşlandım ve ter dökmeye başladım. Dehşetle haykırdım ve sonrasında bayıldım sanıyorum; ama mucizevi bir şekilde burnum bile kanamamış olarak hastanede açtım gözlerimi." Araştırmanın ardından uzmanlar, "puro biçimli nesnenin" Sir Chester'ın burnu olduğunu belirlediler. Yüzünün bir parçası olduğu için tüm çabalarına rağmen ondan kurtulamamıştı.

Açıklanan bir diğer olay, 1972 yılı Nisan ayının sonlarında, Andrews Hava Kuvvetleri Üssü'nde görev yapmakta olan Tümgeneral Curtis Memling'in başından geçmiştir: "Bir gece bir tarlada yürürken gökyüzünde gümüş renkli, büyük bir daire gördüm. En çok on beş metre yüksekte uçuyor ve normal bir hava aracında mümkün olmayacak aerodinamik hareketler yapıyordu. Aniden hızlandı ve inanılmaz bir hızla gözden kayboldu."

Araştırmacılar, Tümgeneral Curtis Memling'in bu olayı anlatırken sürekli kıkırdamasından kuşkulandılar. Tümgeneral daha sonra, sinemada Dünyalar Savaşı adlı filmi yeni izlediğini ve "etkisinden kurtulamadığını" itiraf edecekti. İlginçtir ki, Tümgeneral Curtis Memling 1976'da bir UFO olayı daha bildirmiş, ancak bu sefer Sir Chester Ramsbottom'ın burnunu uçan daire sandığı ortaya çıkmıştır. Bu olay, Hava Kuvvetleri'nde şaşkınlık uyandırmakla kalmamış, Tümgeneral Memling'in tenzili rütbeye uğramasıyla sonuçlanmıştır.

Açıklanamayan olaylar :

1) Boston'da yaşayan bir adamın Mayıs 1969'da başından geçenler: "Sahilde karımla yürüyordum. Pek çekici bir kadın sayılmaz, hayli şişmandır. Hatta o sırada kendisini bir yük arabasına bindirmekle meşguldüm. Ansızın yukarı baktım ve büyük bir hızla alçalmakta olan beyaz bir uçan daire gördüm. Paniğe kapılmış olmalıyım ki , arabanın ipini bıraktığım gibi kaçmaya başladım. Daire tam tepemden geçtiği sırada acayip, metalik bir sesin bana, "Telesekreteri dinle!" dediğini duydum. Eve döner dönmez telesekreteri açtığımda, kardeşim Ralph'ın taşındığını ve adına gelecek tüm mektupları Neptün'e göndermemi istediğini öğrendim. Bir daha kendisinden haber alınamadı. Karım bu olayın ardından ciddi bir sinir krizi geçirdi. Artık elinde kukla olmadan iletişim kuramıyor."

2) Georgia'nın Athens kentinde yaşayan I.M.Axelbank'ın Şubat 1971'de başında geçenler: "Deneyimli bir pilot olarak özel uçağımı New Mexico'dan Texas'ın Amarillo kentine, dini görüşlerine pek katılmadığım bir grubu bombalamak üzere uçuyordum. O sırada yanımda bir cismin uçmakta olduğunu gördüm. Önce başka bir uçak sandım ama bana doğru yeşil bir ışık huzmesi göndererek dört saniye içinde 3100 metre irtifa kaybetmeme neden oldu. Peruğum başımdan hızla fırlayarak uçağın tepesinde yarım metrelik bir delik açtı. Telsizle hemen yardım çağırdım ama tek duyabildiğim, radyodaki 'Mr.Anthonyé programının tekrar bölümlerinden biriydi. UFO, uçağıma tekrar yaklaştı, ardından baş döndürücü bir hızla uçup gitti. Bu olaylar üzerine tüm yön duygumu yitirdim ve otoyola acil iniş yapmak zorunda kaldım. Yoluma uçakla devam ediyordum ki, gişelerden kaçayım derken uçağın kanatlarını kırdım."

3) 1975 ağustosunda, Long Island'ın Montauk Point yöresinde meydana gelen bir olay: "Yazlık evimde yatıyordum. Buzdolabında, hakkım olan bir parça kızarmış tavuk bulunmasından ötürü uyku tutmamıştı. Karım dalana kadar bekledikten sonra parmak ucunda mutfağa yürüdüm. Saate baktığımı hatırlıyorum. Tam 4:15'ti. Kesinlikle eminim çünkü mutfak saatimiz 21 yıldan beri çalışmıyor ve tam bu saatte doğruyu gösteriyor. O sırada köpeğimiz Judas'ın da tuhaflaştığını fark ettim. Arka ayakları üstüne kalkmış, günün popüler şarkılarından birini söylüyordu. Mutfak aniden turuncuya kesti. Karımın gece buzdolabına dadandığımı fark edip evi ateşe verdiğini düşündüm. Derken pencereden bakınca, ağaçların hemen üzerinde devasa, puro şeklinde bir hava aracının durduğunu ve turuncu bir ışıltı yaydığını gördüm. Dumura uğramış vaziyette birkaç saat dikildiğimi sanıyorum, ama kendime geldiğimde saat hâlâ 4:15'i gösterdiği için, pek emin değilim. Sonunda araçtan büyük ve mekanik bir kol uzandı ve elimdeki iki parça tavuğu kapıp geri çekildi. Ardından araç yükseldi ve muazzam bir hızla gözden kayboldu. Olayı Hava Kuvvetleri'ne bildirdiğimde, bir kuş sürüsü görmüş olduğumu öne sürdüler. İtiraz ettiğimdeyse, Albay Quincy Bascomb, Hava Kuvvetleri'nin bana iki parça kızarmış tavuğumu iade edeceğine yönelik söz verdi. Bugüne kadar sadece bir parça gönderildi oysa."

4) Ocak 1977'de Louisiana'daki iki fabrika işçisinin başına gelenler: "Roy ile bataklıkta kedibalığı avındaydık. Bataklığı severim, Roy da sever. İçmiyorduk ama yanımızda bir galon metil klorür vardı; bunu ya bir dilim limon, ya da küçük bir soğan eşliğinde tüketmeyi severdik. Gece yarısına doğru başımızı kaldırdığımızda parlak sarı bir kürenin bataklığa doğru alçalmakta olduğunu gördük. Roy önce bunu balıkçıl sanıp bir kurşun sıktı, ama ben dedim ki, Roy dedim, o balıkçıl değil, dedim, çünkü gagası yok, dedim. Mesela Roy'un oğlu Gus'ın gagası var, çocuk kendini balıkçıl sanıyor. Neyse, derken bir kapı açıldı ve bir kaç yaratık dışarı çıktı. Dişleri ve kısa saçları olan pilli radyolara benziyorlardı. Bacakları da vardı ama ayak parmakları yerine tekerlekler görünüyordu. Yaklaşmamı işaret ettiler, yaklaştığımda ise sırıtmama ve sarsakça davranmama yol açan bir sıvı zerk ettiler. Birbirleriyle tuhaf bir dilde konuştular. Çıkardıklar sesler, arabayla geri geri giderken şişman bir kişi ezdiğinizde çıkan sese benziyordu. Beni hava aracına aldılar ve baştan aşağıya inceleyip check-up yaptılar. İki yıldır sağlık taramasından geçmediğim için ses çıkarmadım. Bu zaman zarfında dilimizi çok iyi öğrenmişlerdi, ama "yadırgamak" yerine "yadsımak" demek gibi basit hatalar yapıyorlardı. Başka bir galaksiden bize barış içinde yaşamayı telkin etmeye geldiklerini, sözlerini dinlemezsek silahlarını kapıp doğacak ilk erkek çocukları PVC kaplayacaklarını bildirdiler. Kan testimin sonuçlarını bir iki gün içinde alacağımı, onlardan ses çıkmazsa Clair ile evlenebileceğimi belirttiler."

Hocam.com - Bazıları Sosyal Sever(imiş)

Posted by Birileri Beni Sustursun | Posted in | Posted on 16:24

0



Fotoğrafını gördüğünüz forumdaki başlıkların kaçı aşk ile, ilişkiler ile, cinsellik ile, futbol ile ilgili ? Kaçı forum oyunu ? Peki kaç tane yararlı başlık var ? Bu gördüğünüz site Hocam.com sitesidir. Günün her saati hemen hemen aynı tarz başlıklar, boş başlıklar, saçma başlıklar... Sitenin sloganı da şu ; Bazıları Sosyal Sever. Burada bahsettiği sosyallik nedir anlamış değilim. Fotoğrafta gördüğümüz şey kesinlikle değildir onu biliyoruz ama slogandaki sosyallik vaat etme sebebi nedir onu bilemiyorum. Tabi günümüzde sosyallik aha tam da burada bahsedilen sosyallik olmuştur, o ayrıdır. Neyse işte hani Facebook'ta falan arkadaşlarınız "Üye olun, iyi bişi bu site" diye yazdığında falan kanmayın, ha eğer " Ben zaten boş site arıyorum oğlum, çok içtim ama bütün kızlar bana hala çirkin geliyooooo, ama kendi tipime hiç bakmıyorum yhaaa başlığına yazmak istiyorum " falan diyorsanız hemen koşun üye olun.

Not : Üyelik başvurusu yaparken zeka testi de yapılıyor ama son bir kaç ay içinde alınan üyelere bakarak kendimce şöyle bir sonuç çıkardım, zeka testinin amacı en salakları tespit edip onları sıralamada öne atmak, eminim.

Not : Sitede akıllı insan yok demiyorum, var, ama şöyle var :

Aptal veya mal veya boş veya hayatında hiç kitap okumamış insan sayısı : %80
Azıcık mantıklı, azıcık aklı olan, biraz da beynini kullanabilen insan sayısı : %20

Not : Ayrıca bu sitenin, sadece üniversitelileri kabul ettiğini ve bu üniversiteli kişilerin genelde böyle başlıklar açıyor olmasında (yani üniversite öğrencilerinde) bir sorun olduğunu düşünmekteyim.

Kurt Cobain - Son Mektubu

Posted by Birileri Beni Sustursun | Posted in | Posted on 09:24

0




Boodah'a

Daha çocukça şikayetleri olan. Tükenmiş, deneyimli bir ahmağın ağzından konuşuyor olmak. Bu bayağı kolay anlaşılabilir bir not olmalı. Yıllar boyunca, diyelim ki, cemiyetimizin serbestliği ve benimsemesi ile ilgili ahlak punk rock 101 derslerinden alınan öğütlerin ne kadar doğru olduğunu kanıtlamıştır. Çok uzun yıllardır okuyup yazmakla birlikte dinlemekten, yaratmaktan da olduğu gibi heyecan almadım.

Bunlar için kelimelerle anlatılamayacak bir suçluluk duyuyorum. Mesela sahne arkasındayken ve ışıklar sönüp kalabalığın çılgın tezahüratı karşısında, beni hayran olduğum ve kıskandığım Freddy Mercury'e olduğu gibi etkilemedi. Gerçek şu ki sizi aptal yerine koyamam.

Hiç birinizi. Bu basitçe ne sizin ne de benim için adil değil. Aklıma gelen en kötü suç, insanlara karşı sahtekarlık yapıp %100 eğleniyormuşum gibi görünerek dolap çevirmek. Bazen sahneye çıkmadan önce saati yumruklamak, zamanı durdurmak geçiyor içimden. Kulisteyken, ışıklar söndüğünde duyduğum çığlıklar da etkilemiyor beni.

Gücümün yettiğince değer vermek için her şeyi denedim ve deniyorum. Tanrım, inan bana deniyorum, ama bu yeterli olmuyor. Benim ve bizim birçok insanı etkilediğimiz ve eğlendirdiğimiz gerçeğine saygı duyuyorum. Elden kaybolduktan sonra kıymet veren biri, o narsistlerden biri olur. Ben çok hassasım. Bir zamanlar bir çocukken sahip olduğum hevesi yeniden kazanmak için biraz uyuşmaya ihtiyacım var.

Son üç turumuzda şahsen tanıdıklarıma ve müziğimizin hayranı olan tüm insanlara daha çok değer verdim, ama hala herkes için beslediğim asabiyet, suçluluk ve anlayışı aşamadım. Hepinizin içinde iyilik var ve sanırım insanları çok fazla seviyorum. Öyle çok ki bu beni mutsuz hissettiriyor. Üzgün, küçük, hassas, değer vermeyen balık burcu. İsa oğlum!neden tadını çıkarmıyorsunuz? Bilmiyorum! İhtiras ve anlayış yemini eden cazibeli bir karım var ve bana eski halimi çok fazla hatırlatan bir kızım.

Sevgi ve neşe dolu, her gördüğü insanı öpüyor çünkü herkes çok iyidir ve ona kimse zarar vermez! Frances' in üzgün, kendine zarar veren, ölü bir rock'çı olduğumu düşünecek olmasına dayanamıyorum. İyi yapıyorum, çok iyi Ve minnettarım, ama yedi yaşından beri insanlara karşı genel bir nefret duydum... Sırf insanlara iyi geçinmek ve anlayış sahibi olmak çok kolay görünüyor diye. Anlayış! sanırım sadece insanları çok sevdiğim ve onlara çok üzüldüğüm için.

Geçen yıllar boyunca mektuplarınız ve ilginiz için alevler içindeki mide ağrısı cehenneminden hepinize teşekkür ediyorum. Ben çok kararsızım, ümitsizim! Artık eski tutkum yok ve şunu hatırla: Sönüp gitmektense yanıp kül olmak daha iyidir!

Barış, sevgi ve hoşgörü dileğiyle…

Francis ve Courtney ben sizin yanınızda olacağım...

Lütfen Courtney devam et...

Francis için, onun hayatı için ki ben olmadan daha mutlu olacak...

Sizi seviyorum, sizi seviyorum…




/Kurt Cobain