Jerome David Salinger

Posted by Birileri Beni Sustursun | Posted in | Posted on 11:57


Başlıkta da yazdığı gibi, fotoğraf Jerome David Salinger'a ait. Aslında bulup bulabileceğiniz tek fotoğrafı da bu. J.D.Salinger adı ile ilk kez bir kitapçıda karşılaştım. Bir kitap vardı, sade, turuncu bir kapak, üzerinde kitabın ve yazarın ismi dışında hiç bir şey yazmayan, içinde yazar hakkında bir bilgi dahi bulunmayan, arka kapakta kitap hakkında hiç bir şey yazmayan bir kitaptı bu. İsmi "Çavdar Tarlasında Çocuklar" idi. Bu gizem ilgimi çekti tabi. İlk sayfayı açtım ve okumaya başladım, giriş cümlesi şöyle idi : "Anlatacaklarımı gerçekten dinleyecekseniz, herhalde önce nerede doğduğumu, rezil çocukluğumun nasıl geçtiğini, ben doğmadan önce annemle babamın nasıl tanıştıklarını, tüm o David Copperfield zırvalıklarını filan da bilmek istersiniz, ama ben pek anlatmak istemiyorum. Her şeyden önce, ben bu zımbırtılardan sıkılıyorum." Evet, kitap böyle başlıyordu ve bana nedense çok samimi gelmişti(sonradan öğrendim ki herkese samimi gelmiş). Kitabı satın almamla eve koşmam bir oldu ve hemen kitabı okumaya başladım. Sanki kitabı ben yazdım, tamamen beni anlatıyordu sanki, yaşadıklarımı, hislerimi filan yani. 3-4 saatte bitirdim kitabı. Yazar hakkında araştırma yaptım, diğer kitaplarını buldum, onları aldım, onları da 3-4 saatte bitirdim. Yazdığı kitaplar bitmişti artık, okumuştum hepsini yeni kitabı çıkar mı çıkacak mı diye araştırayım derken, yazarın 1965'ten beri bir şey yayınlamadığını, 1974'ten beri de röportaj vermediğini öğrendim. Ki bunu zaten kitaplarında da yazmıştı aslında, "Çavdar Tarlasındaki Çocuklar" kitabında insanlar, toplum, arkadaşlık, ilişkiler hakkında gerçekçi tespitlerde bulunmuş, toplumun samimiyetsizliğinden ve ikiyüzlülüğünden dem vurmuştur.

Buna örnek olarak kitapta geçen bir kısmı yazayım:

Ortalık oldukça sessizdi, çünkü bizim Ernie piyano çalıyordu. Herifin piyanoya oturması bile, Tanrı aşkına, kutsal bir şeydi sanki. Yani, hiç kimse onun kadar iyi çalamazdı. Piyanonun önünde kocaman lanet bir ayna vardı, Ernie`nin suratına da iri bir spot lamba çevirmişlerdi, böylece o piyano çalarken suratını seyredebiliyordunuz, parmaklarını değil ama; o kocaman moruk suratını yalnızca. Yemin ederim, ben bir piyanist ya da aktör filan olsaydım ve bu sersemler de benim olağanüstü biri olduğumu düşünselerdi, bu durumdan nefret ederdim. Beni alkışlamalarını bile istemezdim. Ben piyanist olsaydım, gider bir kenefe kapanır, öyle çalardım.

İşte J.D.Salinger da buradaki Ernie gibi olmaktan hep kaçmıştır. Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabı çok satanlar listesine girdikten sonra, bütün medya peşinden koşmuş ve Salinger da bundan sıkılarak, kitapta yazdığı bir deyişle kendisini bir bakıma kefene kapatmıştır. Fakat bu kaçışı kendisine olan ilgiyi azaltmak yerine maksimum seviyeye taşıdı. Ama kimse onun hakkında bir bilgi bulamıyor, hatta hayranlarından Salinger'ı bulmak için özel dedektif tutanlar bile oluyordu. İşte ben de dedektif tutamasam da her gün Türkçe olsun İngilizce olsun bütün kaynaklardan Salinger hakkında haber arıyordum. En son haberini Terminatör 3 filminde kendi gösterdi diye okudum. Muhabir yanına gitmiş ve biraz sohbet etmişler, yazılarınız var mı diye sorduğunda hava da ne güzel değil mi falan diyerek konuyu değiştirmiş. Yani yazıp yazmadığını öğrenemedim. Ama bir kaç hafta sonra, ne yazık ki kötü bir haberle karşılaştım. Salinger ölmüştü. Öldükten sonra, kendisini inzivaya çekmesine rağmen devamlı yazdığı ve bunların kitap olarak yayımlanacağı haberi geldi. Hem de az uz yazmamış, en az 10 kitabının basılması gündemdeymiş yazarımızın. (Kaynak: http://www.taraf.com.tr/haber/46816.htm ) Ama şu anda benim düşündüğüm nokta şu oldu, Salinger yazdıklarının yayımlanmasını isteseydi, zaten hayattayken yayınlardı bunları, o öldükten sonra bu kitapları alıp okumak ona sanki yamuk yapacakmışım hissi veriyordu bana. O yüzden yayımlanmasına sinir oldum bu kitapların yayımlanmamalıydı, yayınlansa bile ben almayacaktım kitaplarını, okumayacaktım, ona yamuk yapmayacaktım. Çünkü o bunu istemezdi. Ama bir kaç gün sonra şöyle de bir haber çıktı : "Salinger hayattayken, kendisi öldükten sonra yayımlanmasını istediği yazılarını, bizzat editleyip işaretlemiş".

Neyse konuyu yine nereden nereye getirdim ben, Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabında bir bölüm daha vereyim size :

...
Buluşmaya gittiğimde vakit daha erkendi, ben de lobide saatin yanındaki deri koltuklardan birine oturup kızları seyrettim... Bir sürü okul çoktan tatile girmiş, millet evine gelmişti, yaklaşık bir milyon tane kız oturarak veya ayakta, buluşacakları oğlanların gelmesini bekliyordu... Bacak bacak üstüne atmış kızlar, felaket bacaklı kızlar, rezalet bacaklı kızlar, harika görünen kızlar, bir tanısanız ne orospu olduğunu bileceğiniz kızlar... Gerçekten güzel bir manzaraydı, beni anlıyorsanız eğer... Bir bakıma, biraz da moral bozucuydu, meraka düşüyordunuz... Yani liseden veya üniversiteden sonra... Heralde çoğu, sersem heriflerle evlencek diyordunuz... Hep o lanet arabalarının mil başına kaç litre benzin yaktığından bahseden herifler... Golfte ya da pingpong gibi salak bir oyunda size yenildikleri için çocuk gibi kızan herifler... Çok ters herifler.. Çok sıkıcı herifler.. Hiç kitap okumayan herifler..

İşte J.D.Salinger'ı neden bu kadar çok sevdiğimi şu renkli yazıları, yani kitaptan yaptığım alıntıları okuyarak anlayabilirsiniz. Çünkü o hayatı, dünyayı gerçekten görmüş, çözmüş bir insandı. Tabi benim fikirlerim de onunla aynı olduğu için öyle düşünüyor olabilirim. Ama şu yazıya katılmamak elde mi şimdi ? Yani erkekler hakkında olanlarını en azından. Örneğin benim çevremdeki çoğu erkek öyle, sadece futbol, araba, kız konuşan tip var hep, zaten kitap okuyan insan da yok artık. Yine sinirlendim ben şimdi.

Salinger Kitapları

Yükseltin Tavan Kirişini Ustalar

Franny ve Zooey

Dokuz Öykü

Çavdar Tarlasındaki Çocuklar


Salinger'dan Son Bir Alıntı

Sonunda artık buralardan çekip gitmeye karar verdim. Karar verdim, eve artık hiç gitmeyecektim, yeni bir okula daha gitmeyecektim. Karar verdim, yalnızca Phoebe'yi bir görüp ona hoşça kal filan diyecek ve ona Noel harçlığını geri verecektim, sonra da otostop yaparak batıya gidecektim. Ne yaparım dedim, Holland Tüneli'nin oradan otostopla bir yere kadar gider orada inerdim, sonra bir daha, sonra bir daha derken, birkaç gün içinde batıda güneşli bir yerde, beni tanımayan insanların arasında bir iş bulurdum. Bir yerlerde, bir benzin istasyonunda bir iş bulurum diyordum, arabalara benzin, yağ filan doldururdum. Nasıl bir iş olursa olsun, farketmezdi zaten. Kimse beni tanımasın, ben kimseyi tanımayayım, bu yeterdi. Düşündüm, sağır-dilsizmişim gibi numara yapardım. Böylece, hiç kimseyle o salak konuşmaları yapmak zorunda kalmazdım. Biri bana bir şey demek istediğinde bir kâğıda yazar, bana uzatırdı. Bundan bir süre sonra sıkılınca da, ömrümün sonuna kadar insanlarla konuşmaktan kurtulurdum. Herkes beni sağır-dilsiz herifin teki sanır, beni rahat bırakırdı. Salak arabalarına benzin, yağ filan doldururdum, onlar da bana bir maaş verirlerdi. Kazandığım parayla bir yerlerde kendime küçük bir kulübe yapar, ömrümün sonuna kadar orada yaşardım. Ormanın hemen yakınında yapardım kulübeyi, fazla içerlere yapmazdım, çünkü daima güneşli bir yerde olmak istiyordum. Kendi yemeğimi kendim pişirirdim, eğer evlenmek filan istersem de, gider kendim gibi sağır-dilsiz bir kız bulur, onunla evlenirdim. Kulübede benimle yaşardı, bana bir şey demek istediği zaman, herkes gibi o da lanet bir kâğıda yazardı. Eğer çocuklarımız olursa, onları bir yerlere saklardık. Onlara bir sürü kitap alırdık, okuma-yazmayı biz öğretirdik.


Salinger'dan Bir Söz (En Sevdiğim)

Sakın kimseye bir şey anlatmayın, herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.


Salinger'a Selam Eden Şarkılar: http://www.hafifmuzik.org/?p=6175


Salinger'dan Bir Cevap : "Çavdar Tarlasında Çocuklar" kitabının filmini çekme için telif hakkını almak isteyen bir kişiye şöyle cevap vermiştir : " Holden (Kitabın baş kahramanı) beğenmez diye korkuyorum, veremem"

Comments (0)

Yorum Gönder